Paylaş

Doğum Belirtileri nelerdir

Doğum Belirtileri Nelerdir?

Ne Zaman Doğum Yaparım?

Gebelik süresi bir çok farklı etmene bağlı olmakla birlikte, 9 ay 10 gün, 40 hafta veya 280 gün olarak ifade edilmektedir. Hamilelik süresi hesaplanırken anne adayının hamile kalmadan önceki son adet tarihinin ilk günü esas alınır. Bunun sebebi, hamileliğin kaçıncı gün başladığının tam olarak bilinememesinden kaynaklanmaktadır.

Bir diğer deyişle, doğal yöntemlerle hamile olunduğunda, döllenmenin ne zaman olduğu bilinememesi, fakat adet tarihinin ilk gününün net olarak bilinmesidir. Ne zaman doğum yaparım sorusunun cevabına gebelik hesaplama aracını kullanarak ulaşabilirsiniz. Kaç haftalık hamile olduğunuzu öğrenmek için son adetinizin ilk başladığı günün tarihini kullanarak kaç haftalık hamile olduğunuzu ve tahmini doğum zamanınızı hesaplayabilirsiniz.

Doğum Belirtileri Nelerdir? Doğumun Başladığı Nasıl Anlaşılır?

Her çiftin doğumdan önceki en büyük kaygısı doğumun nasıl başlayacağıdır. Doğum belirtileri nedir diye çok düşünürler. “Acaba doğumun başlayacağını anlayabilecek miyim?”, “Hastaneye geç kalır mıyım?”, “Doğumun başladığını fark edemezsem bebeğim zarar görür mü?” gibi sorular anne adaylarının hamilelik sürecinde sona doğru yaklaşırken hissettikleri en büyük kaygılardır. Doğumun yaklaştığının habercisi olan bu belirtileri bilmek, anne adayının doğuma hazırlanmasını kolaylaştıracak, çiftlerin süreci soğukkanlı bir şekilde yöneterek stres ve kaygılarını kontrol altında tutmalarına yardımcı olacaktır.

Yaklaşan doğum belirtileri şunlardır:

  • Rahim Kasılmaları
  • Düzenli Sancıların Başlaması
  • Nişan Gelmesi
  • Su Gelmesi
  • Rahim Ağzında İncelme
  • Rahim Ağzında Genişleme

Rahim Kasılmaları

Doğumun başladığının en önemli belirtilerinden biri düzenli yani ritmik rahim kasılmalarıdır. Rahim kasılmaları, rahim kaslarının belirli bir süre ve şiddette kasılarak ve gevşeyerek bebeğin başının doğum kanalına girmesini sağlar. Kasılmaların düzenli ya da ritmik olmasından kasıt, üç-beş dakika aralıklarla oluşması ve en az iki saat boyunca devam etmesidir.

Başlangıçta bu kasılmalar, kasık bölgesinde, bacak arasında veya bel bölgesinde kramp ya da ağrı gibi hissedilir ve 20 ila 30 dakika aralıklarla gerçekleşir. Bu kramp ve ağrılar doğumun başladığının habercisi değildir. Doğum kasılmaları, karnın tamamında ortaya toplanma, sertleşme şeklinde kendini gösterir.

Rahmin bir yumruk gibi kasılıp gevşemesi ile karakterize edilen doğum kasılmalarında her zaman ağrı veya sancı olmayabilir, karın bölgesindeki sertleşme ön planda olabilir. Bu nedenle doğum kasılmalarında mutlaka bir ağrının da eşlik edeceği düşünülmemelidir. Hamilelikte sancı anne adayının fizyolojik yapısına, daha önce doğum yapmış olup olmamasına bağlı olarak değişkenlik gösterir.

Doğum açısından önemli olan kasılmaların sıklığı ve süresidir. Hazırlık kasılmaları olarak adlandırdığımız, düzenli kasılmalar ile aynı ritimde olmayan, daha seyrek ve çoğunlukla iki saatlik süre dolmadan duran kasılmalardır. Hamileliğin son ayında hissedilen hazırlık kasılmalarını bir çok anne adayı doğumun başladığına işaret olarak değerlendirir.

Ancak rahim ağzı bu aşamada genişlemez veya incelmez. Bu nedenle anne adayı kasılmaların sıklığını ve süresini takip ederek, hissettiği kasılmanın hazırlık kasılması mı yoksa doğum kasılması mı olduğunu ayırt edebilecektir. Şayet kasılmalar üç ila beş dakika aralıklarla oluşuyor ve en az iki saat boyunca devam ediyorsa, doğum yaklaşmış demektir.

Bebeğin başının doğum kanalına girmesi ile güçlü tuvalete çıkma hissi gelir. Özellikle üst karın ve diafram-mide hizasında bebeğin aşağı inmesine bağlı bir rahatlama da oluşur. Şayet bu belirtiler var ise bunlar da doğumun yaklaştığının habercisidir.

Hamilelik sancılarının başlaması
Hamilelikte Doğum Belirtileri

Nişan Gelmesi

Hamilelik döneminde oluşan kanamalar anne adayları için her zaman endişe vericidir, bilhassa gebeliğin başlarında olan vajinal kanamalar, gebelik kaybına işaret ediyor olabilir. Doğuma yakın oluşan vajinal kanamalar ise bebek ile ilgili olmayıp, rahim ağzındaki değişiklikler nedeniyle oluşmaktadır. Rahimdeki kasılmalar sonucunda, rahim ağzında meydana gelen incelme, genişleme gibi doku değişiklikleri vajinal kanamaya neden olabilir. Bu durum halk arasında nişan gelmesi olarak adlandırılır.

Bu durumda panik yapmadan doktorunuza başvurmanız önemlidir. Mutlaka muayene ile rahim ağzı incelenerek vajinal kanamanın plasenta previa olarak adlandırılan plasentanın doğum kanalı kapatması ya da ender görülen örneğin doğum sancıları sırasında rahim üzerindek, eski sezaryene ait dikiş yerinin yırtılması durumu olan rüptür gibi ciddi bir komplikasyondan kaynaklı olup olmadığı tespit edilmelidir. Şayet belirtilen bu iki riskli durum söz konusu değil ise, hastaneye yatış için acele edilmesine gerek yoktur. Doğumun yakında başlayacağının bir belirtisi olan nişan gelmesi sonrasında genellikle düzenli rahim kasılmaları bir kaç gün içerisinde başlar.

Su Gelmesi

Suyun gelmesi, doğum sırasında yırtılması beklenen amniyon kesesindeki zarların, erken dönemde yırtılmaya başlaması sonucunda amniyon sıvısının akmasıdır. İlk etapta idrar kaçırma veya vajinal akıntı ile karıştırılabilir, ancak burada da şayet biraz beklendiğinde ıslaklık devam ediyorsa suyun gelip gelmediğinden emin olunabilir. Suyun gelmesi çoğunlukla anne adaylarında bol miktarda olur, nadiren sızıntı şeklindedir. Suyun gelme şeklinin değişkenlik göstermesi zarın yırtılması ile ilgilidir. Şayet amniyon kesesindeki zar rahmin üst kısmından yırtılırsa sıvı daha seyrek ve yavaş gelebilir.

Suyun gelmesi ile birlikte, anne adayları bebeğin suyunun tükeneceği endişesine kapılır, ancak su gelse de bebek idrar yaparak kaybedilen amniyon sıvısını yerine koyabilir. Suyun  gelmesi ile oluşan asıl risk, enfeksiyon riskidir. Zira suyun gelmesi sonrasında doğumun başlaması ne kadar uzun sürer ise, bebeği olumsuz etkileyebilecek enfeksiyonların gelişmesi riski de o kadar yüksek olacaktır. Bu nedenle suyun gelmesi ile birlikte en geç 24 saat içerisinde doğumun tamamlanması önemlidir. Suyunuz geldi ise mutlaka doktorunuzu bilgilendirerek gecikmeksizin hastaneye geçilmelidir.

Suyun gelmesi tek başına anne adayının sezaryen doğum yapması için tek başına bir endikasyon değildir. Eğer suyun gelmesi ile birlikte düzenli kasılmalar da başlamış ve rahim ağzı açıklığı kalan süre için vajinal doğuma elverişli bir hale gelmişse ve diğer koşullar da uygunsa doktorunuzun yakın takibi ile vajinal doğum gerçekleştirebilirsiniz. Ancak suyun gelmesi birlikte rahim ağzında incelme veya genişleme söz konusu değil ise, bu durum sezaryen doğum için önemli bir nedendir.

Rahim Ağzında İncelme ve Genişleme

Hamileliğin son aylarında kasılmaların da etkisi ile birlikte, rahim ağzı incelmeye başlar. Bu durum rahim ağzının daha kolay genişlemesini sağlar. Hamileliğin son haftaları ile birlikte rutin muayenelerde rahim ağzı değerlendirilir. Doğumdan bir iki hafta öncesinde rahim ağzı genişliğinin bir-iki cm açılması normaldir. Düzenli rahim kasılmaları ile birlikte rahim ağzı açılmaya başlar ve doğumun gerçekleşmesi için tam açıklık olarak tabir edilen 10 cm açıklığa kavuşur.  Rahim ağzının tam açılması ile birlikte bebeğin başı doğum kanalına inerken anne adayının bağırsakları üzerinde baskı hissi oluşur ve bu durum aynı zamanda ıkınmaya da neden olur. Artık anne adayının bebeğine kavuşmasına çok az kalmıştır.

Gebelikte Fiziksel Aktivite Nasıl Olmalıdır? >> https://tahatakmaz.com/gebelikte-fiziksel-aktivite-ve-seyahat/ Linkinden Hemen İnceleyiniz..

Doğum Belirtilerinde Ne Zaman Hastaneye Gidilmeli?

Karın bölgesinde yaşanan her sancı ya da kasılma doğum belirtileri olarak değerlendirilmez. Düzenli kasılmalar başladığında hastaneye geçilmesi anne adayı için doğum sürecinin daha kolay ve rahat yönetilmesini sağlar. Uzun süre hastanede bekleyiş stres ve kaygıyı artırmaktadır. Gerçek doğum sancısında kasılmalar düzenlidir ve gittikçe daha sık, daha uzun ve daha güçlü olarak hissedilir. Ancak suyun gelmesi ya da vajinal kanama hastaneye başvurma konusunda uyarıcı bir özelliğe sahiptir. Bu belirtilerin varlığı halinde durumu derhal doktorunuza bildirmeniz ve muayene sonucunda rahim ağzı değerlendirilerek bulgulara göre evde takip ya da hastaneye yatışa karar verilir.

Doğum Çeşitleri Nelerdir?

Doğum yönteminin belirlenmesinde anne adayı ve doktorunun iş birliği oldukça önemlidir. Doğumun hangi yöntem ile gerçekleşeceği, anne adayının sağlık koşulları, gebelik dönemi, muayene bulguları ve anne adayının istemine göre karar verilecek bir durumdur.

Doğumun uzaması, düzenli kasılmaların varlığına rağmen rahim ağzında doğuma elverişli açıklığın meydana gelmemesi, bebeğin duruş pozisyonu, bebeğin kilosu, anne adayının sistemik veya gebeliğe bağlı hastalıkları gibi bir çok faktör, doğum şeklinin belirlenmesinde dikkate alınmaktadır.

Vajinal (Normal) Doğum

Normal Vajinal Doğum

Anne adayının rahminde kendiliğinden başlayan kasılmaların düzenli ve ritmik hale gelmesi ile birlikte, bebeğin başı doğum kanalına iner ve doğum kanalından geçişi ile meydana gelir. Halk arasında normal doğum olarak bilinen vajinal doğumda, doğum mümkün olduğunca müdahale edilmeden kendiliğinden gerçekleşir.

Takipler sırasında bebeğin gelişimi normal sınırlarda seyrediyorsa ve vajinal doğuma engel bir durum da söz konusu değilse, vajinal doğumun gerçekleşmesi mümkündür.

Enfeksiyon ve kanama gibi risklerin diğer yöntemlere göre daha az düzeyde oluşu, yatış sürecinin kısa olması ve doğum sonrası ağrı şikayetlerinin daha az olması, bebeğin doğum kanalına girişi ile faydalı bakterilerle ilk teması yaşaması, emzirmenin daha erken başlaması gibi avantajları nedeniyle vajinal doğum şayet koşullar elverişli ise öncelikli olarak tercih edilen doğum yöntemidir.

Sezaryen Doğum

Sezeryan İle Doğum

Sezaryen doğum, vajinal doğum yerine karından doğumun anne adayı veya bebek için daha iyi bir sonuç sağlayacağı değerlendirilen durumlarda tercih edilir. Ameliyathane koşullarında ve genel veya lokal anestezi altında gerçekleştirilir. Sezaryen doğumda önce karna, sonra rahme kesi uygulanarak bebek anne karnından çıkarılır ve sonrasında kesi yeri dikiş ile kapatılarak doğum tamamlanır.

Sezaryen doğumun gerekliliğine bebeğe veya anne adayına bağlı durumlara göre karar verilir. Plesantanın doğum kanalını kapatması, rüptür, bebeğin kilosunun 4000 gramdan fazla olması, bebeğin pozisyonu, anne adayının önceki doğumunun sezaryen ile olması veya öncesinde rahimle ilgili ameliyat geçirmiş olması, anne adayının sistemik veya gebeliğe bağlı hastalıkları, kordon dolanması veya bebeğin kakasını yapması gibi durumlarda sezaryen doğum anne adayı veya bebeğin sağlığı açısından daha uygun bir yöntem olacaktır.

İlginizi Çekebilir: Gebelikte Beslenmenin Önemi Nedir?

Doğum Belirtileri Sık Sorulan Sorular

Doğum Sancısı İlk Nerede Başlar?

Bu sancılar genellikle ilk olarak karın bölgesinde başlar ve zamanla sırt bölgesine doğru yayılır. Bazı anne adaylarında ise tam tersi şekilde görülür. Bu nedenle sancının hissedilme şekli kişiden kişiye değişkenlik gösterir. Doğumun başlama belirtisi olarak önemli olan, doğum kasılmalarının, karnın tamamında ortaya toplanma, sertleşme şeklinde kendini göstermesi, sıklığı ve süresidir.

Doğum Sancısı Kaç Dakikada Bir Olunca Hastaneye Gidilir?

Düzenli rahim kasılmaları, üç-beş dakikada bir oluyor ve en az 2 saat boyunca devam ediyorsa, hastane geçiş yapılabilir. Bebeğin başının doğum kanalına girmesi ile güçlü tuvalete çıkma hissi gelir.

Özellikle üst karın ve diafram-mide hizasında bebeğin aşağı inmesine bağlı bir rahatlama da oluşur. Şayet bu belirtiler var ise bunlar da doğumun yaklaştığının habercisidir ve hastaneye gidilme zamanının geldiğine işaret eder.

Doğum Sancısını Azaltmak İçin Ne Yapılır?

Doğum sancıları hissedildiğinde, anne adayının kendisini rahatlatarak gerginliğe bağlı ağrı artışını önlemesi mümkündür. Bu halde ağrıya odaklanmak yerine kasılmalar izlenmelidir. Yavaş ve derin nefesler aşarak, ağrı hissi azaltılabilir.

Doğru masaj teknikleri ile rahatlama sağlanabilir. Hamilelik boyunca uygun egzersizler, rahat bir hamilelik geçirmeye yardımcı olacağı gibi doğumu da kolaylaştıran unsurlardır. Düzenli kasılmalar sırasında yürümek veya pozisyon değiştirmek de iyi gelebilir. Ağrısız doğum olarak bilinen epidural anestezi de tercih edilebilir.

Ancak epidural anestezi rutin uygulanması gereken bir prosedür olmayıp, tamamen anne adayının kararına bağlı olarak uygulanır. Şayet anne adayı doğum sancılarını tolere edebiliyorsa epidural uygulanmasına gerek olmayacaktır.

***İnternet sitemizde yer alan bilgiler tanı ve tedaviye yönlendirme amacı taşımaz. Tanı ve tedaviye yönelik tüm işlemler için doktorunuza danışmanız gerekmektedir.

Doç. Dr. Taha Takmaz

Doç. Dr. Taha Takmaz

Kadın Hastalıkları ve Doğum ile ilgili faydalı bilgileri sizler için paylaşıyorum.

Diğer Yazılarımız

Call Now Button